Ağıtlar ve Anıtlar: Kiev-Kyıv
Bir nehir kenti. Nehir kentleriyle aramda garip bir sempati ilişkisi var. Kayıtsız değilim. Onlar, benim şehirlerimdir. Bayburt, içinden Çoruh nehri geçtiği için beni etkiler. Eskişehir, Adana ve Amasya gibi…Dünyada içinden deniz akan tek kent İstanbul’dur.
Doğu Avrupa’nın büyük şehirlerindendir. Kıyiv ismi, eski Rusça’dan “Kıyın kenti” gelmektedir. Kiev, Avrupa’nın en eski şehirlerinden biridir. İsminin Slavlardan önce bölgeyi hakimiyeti altında tutan Hazar Türkleri zamanında konulduğu ve Kuyu-Ev cümlesinden geldiği öne sürülmektedir.
Kiev, Dinyeper Irmağı kıyısında, ırmağın Desna ile birleştığı noktanın hemen altında yer alır. 1000 yıl önce ilk Rus kenti olarak kuruldu. Bu özelliğinden dolayı “Rus kentlerinin anası olarak” kabul edilir. Sovyetler Birliği çözülmeden hemen önce, son Sovyet dönemi anıtı Kiev’de yapılmıştır. Anavatan anıtı. Ekonomik bakımdan yüksek bir bedele mal olmasına ve St. Sofya Katetralinin Bell kulesinden de yüksek oluşu Ukraynalıları memnun etmemiştir. Lenin anıtı, Taras Shevchenko bulvarının başlangıcında durmakta. Anıtlar, hep bir dönemi ve milleti hatırlatacaktır. Kent büyüklüğü içinde değerlendirildiğimde en fazla anıt gördüğüm başkentlerdendir.
Kent, garip bir dinginliğe sahip. Sessiz ve sakin. Seçim kampanyasının hüküm sürdüğü dönemde de Kiev’deydim. Aynı sükuneti o zaman da hissetmiştim. Kışına da, yazına da tanığım.
Geniş caddeleri, kimlikli binaları, dolaşanları rahatlatan meydanları ve özenle yerleştirilmiş anıtlarıyla, ruhu ve kimliği olan kent. Okumaya ve gezintiye insanı özendiriyor.
Bu insanlarla bir akrabalığımın varolduğu rivayet edilir. Bu, Osmanlı Devletinin kudretli sultanı Trabzon doğumlu Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan’ın Ukraynalı oluşudur. Hürrem Sultan’ın asıl adı Roxelanne’dı. Evlat Musab’ın benim üzerimdeki etkisinden midir nedir bilmem ama, Hürrem Sultan bana güzellik, ihtişam, iktidar ve ihtirası hatırlatır. Ukraynalılar, Roxelanne’nın, Carigrad’da sarayda gelin oluşunu hatırlatır ve övünürler. Kiev’de her yıl Hürrem Sultan tiyatrosu oynar.
Bir din şehri. Rus-Bizans kilise mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan XI. yüzyıldan kalma St. Sofya Katedrali ile XVIII. yüzyılda yapılmış Barok üsluptaki Andreyeskaya Kilisesi bugün müze olarak kullanılmaktadır. Öteki önemli yapılar arasında Altın Kapı (XI. yy), Zabrovski Kapısı (XVIII. yy) ve Aziz Vladimir’in X. yüzyılda yaptırdığı kilisenin yerine IXX. Yüzyılda inşa edilen beş kubbeli Desyatinnaya Kilisesi sayılabilir. İnsanlığın kutsal mekanlarla ilgili değişmeyen davranışları var. Düğün alaylarının ibadet ve iaşenin dışında St. Sofya Katedrali’ne uğraması gelenek. Karakış bu sahneyi değiştirmiyor.
2 milyonu aşan bir nüfusa sahip. Cernobil faciası alternatif tıpı geliştirmiş. Ukrayna’da, tarım havzalarının genişliği, sebze ve meyve bolluğu oluşturmuş.
Kiev’de izlenmesi gereken açık hava müzeleri bulunmakta. Bunların en önemlisi ve beni en çok etkileyen müze, askeri araç ve silahların sergilendiği askeri açık hava müzesi. 1979’da SSCB’nin Afganistan işgalinde kullandığı silahların sergilendiği müze. Zırhlı araçlardan el bombasına kadar Afgan savaşında kullanılan tüm silahlar burada. Müzeyi dolaşırken fondaki müzik Afganistan savaşındaki bomba sesleriyle harmanlanmış. Mezarışerif, Faydalabad, Şibirgan, Herat, Bağlan, Bamyan, Kandehar ve Başkent Kabil ve etrafındaki savaşı ve direnişi hatırlamamak imkansız. Ne günlerdi. 1979 dan 2007’e kadar 28 yıldır süren savaş. Bombalama ve çığlıklar kulaklarımda çınlarken, gözlerim ufukta Panşir aslanı merhum Ahmet Şah Mesud dostumu arıyor. 28 yıldır bombalama ve ölüm, hayatın kendisi. Hayat ne yaman sürprizlere gebe. Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi “Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu”. Şehir merkezine bakıyorum. St. Sofya Katedrali’nin Bell kulesi gözüküyor. Öte yanda Dinyeper Irmağı dingin bir akış içinde.
Alanda gezintimizi sürdürüyoruz. Az ilerde Anavatan anıtı. SSCB’nin son anıtı. Rus kentlerinin anası olarak Kiev’i hatırlatmasının yanı sıra Afganistan işgalinin anımsanmasına da ev sahipliği yapıyor. Anıt alanını gezdiğinizde sanata büyük önem verildiğini görebilirsiniz. Ağıtlar ve Anıtlar, burada bir kez daha bende karşılığını buluyor.
Kiev, bir nehir şehri. Havası, suyu ve doğasıyla iyi planlanmış. Güzel insanları, geniş caddeleri, tarihi yapılarının korunması ve büyük parklarıyla benim şehirlerimdendir. Güzellikle acıları aynı anda hatırlatsa bile.
Süleyman Gündüz