Ürdün Gezisi – Şubat

İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Terminali Türk Havayolları kontuarı önünde saat 04.30’da check-in işlemleri için buluşuyoruz. Bagaj ve pasaport işlemlerimiz sonrasında Türk Hava Yolları’nın TK 816 sefer sayılı uçuşu ile 07:55’te Amman’a uçuyoruz ve yerel saat ile 10:45'te Amman Kraliçe Alia Havalimanına varıyoruz. Havalimanından çıkınca Amman şehir turumuza başlıyoruz. Modern ve eskinin karışımı olan Amman şehir turumuzda hala kullanılmakta olan Roma Tiyatrosu, Amman’ı oluşturan 7 tepeden birinde yer alan Amman Kalesi, Ulusal Müze ve Kral Abdullah Camii ziyaret ediyoruz. Otelimize yerleşip biraz istirahat ettikten sonra akşam yemeğimizi alıyoruz.    

Otelde alacağımız kahvaltıdan sonra Yüzyıllarca toprak altında kalmış ve bu sayede en iyi korunmuş Roma şehirlerinden birisi olan, yaklaşık 1 saat mesafede bulunan Jerash Antik Kenti’ne doğru yola çıkıyoruz. Jerash’ta tapınaklar, tiyatrolar, kiliseler ve sütunlarla çevrili etkileyici caddeleri görüyor ve yönümüzü Ölü Denize çeviriyoruz. Ancak yolumuzun üzerinde Salt şehrine uğruyor ve buradaki Osmanlı Şehitliği’ni ve Şuayb AS kabrini ziyaret ediyoruz. Deniz seviyesinin 420 m. altında bulunan, dünyanın tuz ve mineral oranı en yüksek sularından birisi olan Ölü Deniz veya diğer adıyla Lut Gölü’nün kıyısına varıyoruz. Ölü denizde bir süre serbest zamanımız olacak ve isteyenler suya girebilecek. Ardından Amman’a otelimize geri dönüyoruz.

Bugün yolumuz uzun. İlk olarak yaklaşık 40 km uzaklıktaki Madaba kasabasına gidiyoruz. Madaba’da St. George Kilisesi’nin zemininde 6. Yüzyıla ait olduğu düşünülen tarihin en eski mozaik haritasını göreceğiz. Kudüs ve Ürdün bölgesi, 1.500 sene önceki haliyle bu haritada detayları ile çizilmiş ve harita adeta tarihe ışık tutmakta. Hristiyan nüfusun yoğun olarak yaşadığı Madaba’da bu etkileyici eseri gördükten sonra Hz. Musa’nın Kudüs istikametini ilk gördüğü ve bazı rivayetlere göre kabrinin olduğu yer olarak düşünülen Nebo Dağı’nı ziyaret edeceğiz. Sonrasında Haçlılar döneminde yapılan sonrasında Selahattin Eyyubi tarafından fethedilen ve bölgedeki en önemli kalelerden birisi olan Kerak Kalesini görüyor ve Kerak’tan biraz ileride Mute savaşının yapıldığı ve bu savaşın 3 büyük şehit kumandanı, sahabeler Hz. Ali’nin abisi Cafer-i Tayyar (Cafer bin Ebu Talip), Zeyd bin Harise ve Abdullah bin Revaha’yı ziyaret ediyoruz. Akabinde Petra’ya doğru hareket ediyor, yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuk sonrası Petra’daki otelimize yerleşiyor ve akşam yemeğimizi alıyoruz.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, dünyanın 7 yeni harikası listesine katılan, Petra Antik Kenti’ni ziyaret için giriş kapısına geliyoruz. M.Ö. 300’lü yıllarda kurulan, Romalıların da en önemli şehirlerinden birisi olan Petra zamanla önemini kaybederek unutulup gitmiş ve ancak 1800’lü yıllarda İsviçreli bir gezgin tarafından yeniden keşfedilmiş. İlk olarak yaklaşık 1,2 km uzunluğunda kızıl kayaların arasında, dar geçitler ve koridorlardan oluşan kanyonda bir süre yürüdükten sonra Petra’nın simgesi olan metrelerce yükseklikteki kayaların içine oyularak yapılmış El-Hazine’ye (Al- Khazneh) ulaşıyoruz. Fotoğraf ve dinlenme için verilen mola sonrası Roma Tiyatrosu ve Sütunlu Cadde’yi de ziyaret ediyor ve kendine güvenenler ile yaklaşık 850 basamak tırmanarak Indiana Jones, Simbad, Mumya gibi meşhur filmlerin çekimlerine ev sahipliği yapmış olan El-Deir Manastırına ulaşıyoruz. “Gül Kırmızısı Şehir” olarak da adlandırılan Nebatilerin Kayıp Kenti Petra’dan ayrılıp yönümüzü masalsı Wadi Rum’a (Ram Vadisi) çeviriyoruz. Ay Vadisi olarak da bilinen, yine UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan Vadi Rum’da develer ile başlayıp 4 x 4 pikaplarımızla devam edecek olan sarıdan turuncuya, kahverengiden kırmızıya farklı renkleriyle, dağınık kaya ve kum yapılarıyla bir görsel şölen eşliğinde başka yerde deneyimleyemeyeceğiniz bir safari yapıyoruz. Zaman zaman molalar da vererek çölü ve çöldeki bedevi yaşamını hissediyoruz. Yaklaşık 2 saat sonra sanki başka bir dünya gibi görünen Wadi Rum çölündeki kampımıza ulaşıyoruz. Bu gece çölde yıldızların altında ve sessizlikte , balon çadırlarda konaklayacağız. Akşam yemeği kamp alanında. Yemek sonrası belki bir kamp ateşi etrafında kuracağımız muhabbet halkası da eşlik eder geceye.

Kampta alacağımız kahvaltı sonrası yönümüzü Ürdün’ün dünyaya açılan kapısı olan Akabe’ye çeviriyoruz. Wadi Rum çıkışında stratejik anlamda önem taşıyan ve Osmanlı döneminde Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılmış olan ünlü Hicaz Demiryolunun Wadi Rum istasyonunda mola veriyor, o dönemden kalan lokomotif ve vagonları görüyoruz. Akabeye varışımızla birlikte kısa bir şehir turu yaptıktan sonra yine çok özel bir deneyim yaşayacağız. Altı cam bir tekne ile Kızıldenize açılacağız ve rengarek balıkları, muhteşem mercanları, Kızıldeniz’in berrak sularını seyredeceğiz. Uçağımızın saatine kadar kalacağımız otelimize yerleştikten sonra biraz serbest zamanımız olacak. Akşam yemeğimizi yiyor ve belirlenen saatte Akabe Havalimanı’nda doğru hareket ediyoruz.

Bilet ve bagaj işlemlerimiz sonrasında Türk Havayolları’nın TK 832 sefer sayılı uçuşu ile 02:55’te İstanbul’a uçuyoruz. İstanbul Havalimanına varış saatimiz 05:50.